Davranış Konuşmacısı

Sizin de etrafınızda “Hadi haftasonu biryerlere gidelim” dediğinizde “tamam” diyen ya da “bakarız” yanıtıyla aslında sizi yanıtsız bırakan, haftasonu geldiğinde ise sesini çıkarmayan kimseler var mı? Peki ya birşey yapmasını istediğinizde yapacağını söyleyen ama bambaşka bir işle uğraşmaya başlayan ve söylediğiniz şeyi “tamamen unutan” birileri?

Davranışlarıyla konuşan bu kişilerden çevrenizde çok fazla varsa ya da yakın çevrenizden biri bu şekilde davranıyorsa, durum sizin için çok bunaltıcı bir hal almış olabilir. Hatta bıkmış usanmış ve ondan umudu kesmiş bile olabilirsiniz. Hatta onun umursamaz, vurdumduymaz biri olduğunu yahut size değer vermediğini düşünüyor olabilirsiniz. Ancak şunu bilmenizde yarar var ki; durum çoğu zaman sizinle uzaktan yakından ilgili değildir, karşınızdaki kişi de vurdumduymaz biri değildir.

Çoğu zaman davranışlarıyla konuşan o kişi, çocuklukta ebeveynleri tarafından duygusal olarak ihmal edilen, duyguları düşünceleri önemsemeyen, hatta dinlenmeye değer bile görülmeyen biridir. Sözlerle kendini ifade etmeye çalışmanın hiçbir işe yaramadığı bir ortamdaa büyümüş; sözünün kesildiği, dinlenmediği, dinlense bile duygu ve düşüncelerinin önemsenmediği yaşantıları sırtındaki heybesinde toplayarak bugünlere gelmiştir.

Fikirlerini ortaya koyacak ortama sahip olmadığı gibi, bir tercih hakkı da sunulmamıştır. Kendini ifade etmeye çalışmanın boşa kürek çekmek olduğuna karar vermiş, insanlardan uzaklaşmıştır. Önce onaylayıp sonra kaçınma yolunu bu zorlu koşullarda geliştirmiş sonra da fark etmeden tüm hayatına genellemiştir. Tıpkı bilinçdışı şekilde etrafındaki herkesi, ebeveynleriyle bir tuttuğu gibi.

Çocukluk çağında yaşadıkları duygusal ihmalin mağduru olan bu kişiler açık iletişim kurmayı, kendini ifade etmeyi bilmediklerinden samimi ilişkiler kurmak konusunda büyük güçlük yaşarlar. Karşıdaki kişiyi hiç düşünmeden onaylayarak yahuyanıt “bakarız” “düşünürüz” vb. yanıtlarla yanıtsız bırakarak yapmaya çalıştıkları, esasında problem çıkmasını önlemektir. Ancak yaşandığı an hasıraltı edilip görmezden gelinen problemler aradan zaman geçtiğinde çığ etkisiyle geri dönüp, ilişkilerini paramparça eder.

Eğer yahut yakın çevrenizde bir davranış konuşmacısı varsa yapmanız gereken şey çayına, çorbasına biraz empati damlatmaktan ibaret. Örneğin eve gelirken ekmek almayı kimbilir kaçıncı kez unutan eşinizi “Ekmek almayı unuttuğunu görüyorum, ekmek alacak kadar müsait olup olmadığını sormadığım için üzgünüm.” ya da “tamam gelirken ekmek alırım derken sesinin ne kadar yorgun geldiğini farkedemediğim için üzgünüm.” gibi bir yanıtla hem şaşırtıp, hem de belki kendisi bile durumun bundan kaynaklandığının farkında değilken onu önemsediğinizi ve anlamaya çalıştığınızı gösterebilirsiniz.

Peki ya davranış konuşmacısı ta kendinizseniz? O zaman ne zaman unuttuğunuza, nereye gidecekken uyuyakaldığınıza, ne zaman bir sakarlıkla birşeyleri kırıp döktüğünüze (ya da örneğin yazı yazdığınızda ne zaman yanlış yazmaya başladığınıza), ne zaman yapılacak başka işler, gidilecek yerler, görüşülecek kimseler olduğunu bildiğiniz halde kendinize iş icat ettiğinize bakmakla işe başlayabilirsiniz.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *