Bireyin duygularından ayrışması, duygularıyla kendiliği arasında mesafe olması olması anlamına gelen duygusal izolasyonun en önemli göstergesi duyguları konuşma zorluğudur. Birey duygularını kendi iç dünyasında düzenler ve özel raflara çekmecelere kaldırır, onları ötekilerle paylaşmaz.
Duygusal izole bireyin en büyük yakınması anlaşılamamışlık duygusudur. Etrafındaki ötekilerle yetersiz paylaşım kurduğu için kimsenin kendisini anlamadığını düşünür. Ancak aslında varolan durum, kimseye kendini açmıyor oluşudur.
Bu kişiler kolay kolay ötekine güven duymaz, içinde bulundukları ilişkinin kendilerini açacak denli güvenli bir ilişki olduğuna dair şüphe içinde yaşarlar.
Duygusal izole olmak yalnız olmak anlamına gelmez. Duygusal izole bireyin güçlü sosyal ağları olabilir. Ancak kendini bu ilişkilerde açmaz, konuşur, paylaşımda bulunur gibi görünür ancak ya suni gündemler oluşturur ya da ötekinin duyguları üzerinden konuşmayı sürdürür ve kendininkilere yer vermez. Bir süre sonra duygusal izole bireyin etrafındaki kişiler de bu, sürekli kendilerinden bahsetme işine alışabilir ve ilişki “hadi biraz benden konuşalım” moduna dönüşebilir. Durumun bu hale gelmesini duygularını paylaşmamayı tercih eden birey için adeta onun haklı olduğunu gösteren bir işaret olarak değerlendirir ve duygusal paylaşım kısıtlamasının düzeyi ve yaygınlığı hepten artar.
Günün sonunda kişinin sözde kendi güvenliğini sağlamak üzere işlemekte olan duygusal izolasyon mekanizması; sevilmezlik, yetersizlik, çaresizlik, kronik yalnızlık, depresyon ve anksiyete tablolarının gelişmesine yol açarak kişiye en büyük zararı kendisinin vermesine yol açar.