Yılan Taçlı Kadın, Medusa

Medusa, yaşamına çok güzel bir genç kız olarak başlamıştır. Tanrısoylu olmayan bu genç kız o denli güzeldir ki tanrıçaların hasedini üzerinde toplamış, tanrıları da peşinde koşturmuştur. Özellikle tanrıça Athena ( Zeus’un en çok sevdiği kızı) onu çok kıskanmaktadır . Denizlerin tanrısı, Athena’nın kocası Poseidon ise Medusa’ya hayrandır. Medusa’nın güzelliği aklını başından öylesine almıştır ki bir gün gözü döner ve nerede ne yaptığına bakmadan, Athena’nın tapınağında Medusa’ya zorla sahip olur.

Bunun alenen kendisini aşağılayan bir davranış olduğunu düşünen Athena Medusa’nın saçlarını yılana, gözlerini ise bakanı taş eden gözlere dönüştürerek Medusa’yı bir Gorgon (korku anlamına gelir) haline getirir. Ancak yıllar geçmesine rağmen Athenanın içindeki intikam ateşi bir türlü sönmez ve Perseus ile bir anlaşma yapıp ona Medusa’nın kafasını kestirir.

Medusa’nın hikayesi ilginç ancak bir o kadar da gerçekçi bir hikayedir. Hikayeyi ilginç kılan şey Medusa bir tecavüz mağduru olmasına ve eylemde bulunan esas kişi Poseidon olmasına rağmen, cezanın Medusa’ya kesilmesidir ki, hikayayi gerçekçi hale getiren, adeta hayatlarımızdan bir kesit yapan da yine budur.

Tacize uğradığı için dayak yiyen, hatta iffeti elden gittiği için öldürülen kadının hikayesidir Medusanın hikayesi. Aynı zamanda ilk regl kanamasında tokadı yüzünün ortasına yiyen kadının da hikayesidir. Makyajı “fazla” bulundu diye “cık cık”lanan kadının da hikayesidir. İş yerinde başarılı diye şeytansılaştılırılan, anneliğinden, eşliğinden şüphe edilen kadının da hikayesidir.

“O yaşta” sevgilisi olan geç kızın da hikayesidir. Artık koca kız olduğu için babasının yanında “edepli” durması istenen, babasını öpemeyen, bir kez olsun sarılamayan genç kızın da. “Aman ha adamların gözünün içine öyle dik dik bakılmaz, iş atıyorsun sanarlar” denilen genç kızın dahikayesidir. Hatta psikodinamik açıdan bakıldığında belki de en çok onun, bakışlarıyla adamları taş haline getiriveren o kızın hikayesidir. Özgürlüklerini çoktan kaybetmiş hatta belkide hiç sahip olmamışların, doğurganlık yetilerinin de ellerinden kayıp gittiği dönemde ergin hale gelen, gençliği ve güzelliğiyle, ne yazıkki çoğu zaman başta kendi annesi olmak üzere adına elalem denen bir garip yaratığın kimi zaman bilinçli ancak çoğu zaman bilinçdışı hasedine mağruz kalan genç kızın hikayesidir Medusa.

Babanın, babanın kuralının araya girip korumadığı, sınır koymadığı, sınır koymayı öğretmediği ve sınır koyma hakkı tanımadığı yani canavarların elinden kurtarmadığı, işte tam da bu yüzde yılanlarını baş tacı eden, tecavüzcüsü tarafından gururla öldürülen, güzellik sanki elinde baltayla, satırla, tabancayla gezen birşeymiş gibi adı güzelliğinin kurbanı olan kadının hikayesidir. Belki gözlerinin içine değil ama öldürülüşüne bakanın taş kesildiği öyküdür o.

“Gecenin bir vakti, o ıssız yolda, o kıyafetle orada ne işi vardı” nın kadınların cadı denilerek yakıldığı çağlardan bir önceki versiyonudur Medusa’nın talihsiz efsanesi. Ay ışığı, asfalt ve bir parça kumaş tarafından öldürülen kızın efsanesi…

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *