Sosyal Damga

Damgalanmış bireyler, belli bir sosyal ortamda değersiz gözüken bir sosyal kimliği imleyen vasıf ya da özelliklere sahip olan kişilerdir. Önyargı ve ayrımcılığın hedefinde damgalanmış grupların üyeleri vardır. Damga, kişisel düzeyde, iki faktöre dayanır: görünürlük/gizlilik ve kontrol edilebilirlik.

Irk, toplumsal cinsiyet ve obezite gibi görünür damgalara sahip olmanız, kendinizi stereotiplerin ve ayrımcılığın hedefi olmaktan kolayca kurtarmayacağınız anlamına gelir. Çünkü açıkça damgalanmış bir grubun üyesi olmak önyargılı davranışlarla karşılaşmayı kaçınılmaz kılar. Görünür şekilde damlagalanmış insanlar, söz konusu damganın tetiklediği stereotipleri, önyargıyı ve tacizleri savuşturmanın kolay bir yolunu bulamazlar. Bu kişiler kimi zaman çaresizlik inançlarına kapılıp depresifleşebilir, kimi zaman ise (uygun koşulların varlığında) mizaha ve sanata başvurma ya da kendiliğin farklı bir yönünü ön plana çıkarma gibi gelişkin başa çıkma mekanizmalarıyla içinde bulundukları durumun duygusal yüküyle başedebilirler.

Gizlenebilir damgalar ise, insanlara önyargının hedefi olmaktan kaçma imkanı verir. Gelgelelim bu gizliliğin maliyeti yüksek olabilir. Bu durumda insanlar kendilerine dürüst davranmamak ve kendi damgalarının istenmeyerek de olsa su yüzüne çıkmasını önlemek için çok ihtiyatlı olmak zorunda kalır.

Kontrol edilebilir damgalara gelince; insanlar bu tür damgaları başkalarının tayin ettiğine değil, kendilerinin seçtiğine inanır. Örneğin, obezite, sigara tiryakiliği, eş cinsellik kontrol edilebilir damgalar olarak görülür. İnsanlar seçimlerini bu yönde yaptıkları için sorumluluk kendilerindedir. Sorumluluğun bireyin kendisine atfedilmesi her ne kadar olumlu bir durum gibi görünse de dış faktörlerin ve diğer değişkenlerin yeterince hesaba katılmaması bireyin omuzlarındaki yükü arttırarak kendini suçlama ve değersizleştirmeye yol açabilir. Üstelik kontrol edilebilir damgalar kontrol edilemez olanlardan daha şiddetli tepki çeker ve uç düzeyde bir ayrımcılık örneğidir. Örneğin, Crandall, çağdaş Batı kültürlerinde şişman kişilerin niçin bu denli olumsuz tepki gördüğünü açıklarken, obezitenin sadece “fazlasıyla görünür” bir damga olmakla kalmadığını, aynı zamanda insanların bunun kontrol edilebilir ve bireyin “tercihine bağlı” bir durum olduğuna inandıklarını belirtir.

Kontrol edilebilir bir damgaya sahip olduklarına inanan insanlar bu damgadan kaçmak için zorlu bir çaba harcarlar. Gizillikte olduğu gibi bunun da bedeli ağır olabilir. Kontrol edilebilir olduğuna inanılan bir çok damga aslında kontrol edilemez ya da çok zor kontrol edilebilir bir nitelik taşır. Damgayı kontrol atına alma girişimleri çoğu kez boşa çıkar ve sonuçta insanlar, damgadan kaynaklanan olumsuzluğa ek olarak bir de hüsran ve yetersizlik duygusu yaşarlar.

Peki bu denli olumsuz sonuçlara yol açan bir tutumun varlığını sürdürmesini sağlayan nedir?

Damga, bir dizi görünür nedenden dolayı hükmünü sürdürür. Bireyler yada gruplar tek tek kendilerini ya da kendi gruplarını damgalanmış diğer bireyler ya da gruplarla karşılaştırırlarsa, görece olumlu bir benlik ve sosyal kimlik duygusu kazanırlar. Bu karşılaştırmanın “daha aşağı” konumundaki damgalı birey ya da gruplarla yapılması kendini değerlendirme yönünden avantajlar sağlar. Damga, egemen grubun lehine olan statü eşitsizliğini ve kaynak dağılımını meşrulaştırabilir. Bu grupların söz konusu damgadan kolay kolay vazgeçmeyecekleri kuşkusuzdur; çünkü o mevcut sistemi ve damga sayesinde üst konumlanış alan bireylerin çıkarlarını meşrulaştıran bir işleve sahiptir, statükoyu haklılaştırmaktadır.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *