Şefkatli Dokunuş & Bağlanma

Japonların İngilizceden aldıkları, Türkçeye çevirildiğinde cilt-cilde anlamına gelen bir sözlükleri var, “skinship”. Japonlar bu kelimeyi kullandığında, yakın ilişkilerde dokunmanın önemine atıfta bulunuyorlar. Buna, cilt teması üzerine inşa edilen ve cilt temasıyla beslenen bir ilişki diyorlar.

“Skinship” sadece cinsel partnerlerin samimi dokunuşlarına atıfta bulunmaz. Aksine, aile üyelerini ve hatta bazı arkadaşları da içerir. Özellikle bebekler ve küçük çocuklar, bakıcılarıyla çok fazla temas zamanına ihtiyaç duyar, ancak hepimizin yakınlarımızla cilt temasına biraz ihtiyacımız vardır.

Japonlar, Batılı psikologların ancak kapsamlı araştırmalardan sonra farkına vardıkları, şefkatli dokunuşu, sezgisel olarak anlıyorlar. Şefkatli dokunuş, yakın ilişkilerde yakınlığı iletmenin güçlü bir yolu. Sevecen dokunma sıklığı hem fiziksel hem de psikolojik iyi oluşa ilişkilidir ve bundan yoksun olan bireylerde depresyon, anksiyete ve diğer birçok ruhsal hastalıkla sıklıkla karşılaşılmaktadır.

Çoğu insan, yakın eşleri ve yakın aile üyeleriyle kurdukları “bağ” bağlarından rahatlar. Buna rağmen, yakınları da dahil olmak üzere, başkalarıyla fiziksel temastan kaçan kişiler bulunmaktadır. Bu insanlar yakın fiziksel temastan kaçmayan ötekilere nazaran ayrıca daha fazla psikolojik problem bildirmektedir. Muhtemelen bu durum, farkında olmadan ihtiyaç duydukları şefkatli dokunuştan kendilerini mahrum bırakmalarından kaynaklanmaktadır. Ancak bir diğer neden, fiziksel temasın onlar üzerinde tam tersi bir etkiye sahip olması, psikolojik rahatsızlığı hafifletmek yerine arttırması da olabilir. Bu kişiler kaçıngan bağlanma stiline sahiptirler. Kaçıngan bağlanma stiline sahip bireyler, fiziksel temas onlara iyi gelecek olsa bile bu temastan geri çekilme eğilimi sergilerler ve bu onlara zarar verir.

Bağlanma tarzı, stres zamanlarında romantik partnerinizle etkileşime girme biçiminizi ifade eder ve ilk olarak bebeklik döneminde temel bakım vereninizle ile aranızdaki ilişki sonucu gelişir. Annelerinin ihtiyaçlarını güvenilir bir şekilde karşılayacağını öğrenen bebekler, güvenli bir bağlanma stili geliştirirler ve yetişkinler olarak genellikle başkalarına, özellikle de yakınlara güven duymaya eğilimli bireyler olurlar. Buna karşılık, bakıcılarının ihtiyaçlarını güvenilir bir şekilde karşılamadığını öğrenen bebekler, iki farklı türde güvensiz bağlanma tarzından birini geliştirir. Bazıları, annelerinin dikkatini çekmek için son derece telaşlı oldukları endişeli bir bağlanma tarzı geliştirirler. Yetişkinler olarak, yapışkandırlar ve talep ederler ve sık sık sevgililerinin onları terk edeceğinden endişe ederler. Diğer bebekler kaçınan bir bağlanma tarzı geliştirir ve bu sayede kendi kendini yatıştırmayı öğrenirler. Yetişkinler olarak bağımsızlıklarını takdir ederler ve yakın ilişkilerde çok yakınlaşmaktan rahatsız olurlar. Bunlar, seks dışında fiziksel temas için çok az istek duyan insanlardır ve başkalarının onlara dayatmaya çalıştığı şefkatli dokunuşlardan ve sarılmalardan korkarlar.

Bağlanma tarzı çocuklukta belirlenmiş olsa da, yetişkinlikte değişebileceğine dair pek çok kanıt vardır. Bu, özellikle bağlanma tarzınızı bilmek için yeterince öz farkındalık geliştirebildiğinizde ve kişisel gelişiminizi destekleyen bir partneriniz varsa geçerlidir.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *