Bir insanın güçlülük isteğini ve egemenlik hırsını simgeleyen bir heyecan varsa o da öfkedir. Öfkeli insan normalden daha büyük bir çaba harcayarak, üstünlük amacına ulaşmak isteyen kişidir.
Prestij isteği bazen yozlaşarak, öylesine büyük bir sarhoşluk haline dönüşür ki, güçlülük duygusunu sınırlandıracak en ufak bir neden karşısında kişi hemencecik öfkeye kapılır.
Öfkeye kapılmak kimi zaman da haklı nedenlere dayanabilir. Ancak, burada söz ettiğim engellenme ve haksızlığı ortadan kaldırma amacıyla, kişinin son gücünü harekete geçirerek öfkelendiği bir öfke hali değil. Asıl üzerinde durmak istediğim, açık seçik ve güçlü bir şekilde ön plana çıkan öfke ve öfkenin bir acil durum desteği, bir alışkanlık haline geldiği kişiler. Amaçlarına ulaşmak için kullandıkları tek yöntem öfkelenmek olmuştur.
Burnu kaf dağında olup, son derece alınfan olan bu kişiler; herhangi bir konuda, bırakın birinin onları geçip daha büyük başarılar elde etmesini, övgüler toplamasını, birilerinin kendileriyle aynı seviyede olduğunu görmeye bile tahammül edemezler. Her zaman üstünlük duygusunu sürdürmeye ihtiyaç duyarlar. Dolayısıyla radarları 7/24 açık bir halde, aleni ya da gizil, takdir ve yergileri araştırıp dururlar. Haliyle bu durum ötekilere karşı büyük bir güvensizliğe de yol açar.
Bu kişilerin birşey elde etmeye çalıştıklarında da başvurdukları yol yine öfke olacaktır. Daha doğrusu yöneldikleri şeyi elde edemediklerinde gürültü patırtı çıkararak, yıkıcı öfke gösterileriyle onu zorla söküp almaya çalışırlar. Bu tarz durumlarda genellikle, madden yahut manen değerli bir eşyayı fırlatıp attıkları, kırıp parçaladıkları, üzerinde tepindikleri ve hatta yaktıkları bile görülür. İstedikler şey her ne ise, ya onların olmalı ya da yok olmalıdır!
Güç gösterileriyle bir yaşamı tüketen bu kişilerin aslında ne kadar kırılgan ve zayıf olduklarını keşfetmek kimileri için şaşırtıcı olabilir. Zayıf ve kırılgandırlar çünkü, her güçlülük eğilim ve çabası, güçsüzlük ve aşağılık duygularından köken alır. Elindeki güçlerden, kendiden emin bir kimsenin taşkın hareketlere ve zorbalığa başvurduğu görülmüş şey değildir. Ancak etraflarındaki neredeyse herkesle göz teması kurabilmek için bile yukarı bakmak zorunda olacak kadar aşağıda ve “tam gelişmemiş” olan çocuklar gözlendiğinde, öfke nöbetlerine olan yatkınlıkları ve öfkelerini yaşama biçimleri öfkeli narsisistin durumunu anlaşılır kılacaktır.