Yaşamı Yaratıcı Yaşamak

Yaratıcılık denildiğinde akla ilk gelen; resim, heykel, mimari, sinema, tiyatro, şiir, roman vb. kültür sanat alanlarında ortaya koyulan ürünlerin özgünlüğü, sıradaşılığıdır. Ancak bu tanımın yaratıcılık için oldukça sığ bir tanımlama olduğu belirtmek isterim.

Zira yaratıcı eylem aynı zamanda yaratıcı yaşamdır!

Yaratıcı bir şekilde “eylemek” dersem zannediyorum daha açık olacaktır. Çünkü yaratıcı biçimde eyleme dediğimizde çerçevemiz genişler, hem de yaşam kadar. Yaratıcı eyleme hali, yaratıcı biçimde bakmayı, yaratıcı biçimde görmeyi, yaratıcı biçimde düşünmeyi sağlar. Yani aslına bakılırsa yaratıcılığın son merhalesi, piramidin en yüksek ucu ama aynı zamanda son basamağıdır adına sanatsal ürün dediğimiz şey. Hani “bugün ne güzel görünüyorsun” diyen arkadaşımıza “O senin gözünün, bakışının güzelliği” deriz ya işte tam olarak o bakıştır bizi güzel eyleyen. Aşık Veysel’e “Güzelliğin beş para etmez, bu bendeki sevda olmasa!” dedirten işte o yaratıcı bakıştır. Ben bakışımın güzelliğiyle etrafıma güzellik katarım.

Ya da olayı bir de tam tersinden değerlendirelim. Diyelim ki kabuslar görerek güç bela uyuduğunuz (artık adına ne kadar uyumak denirse) bir gece geçirdiniz, gözünüzü açar açmaz aklınıza ödemeniz gereken borçlarınız, aylardır ötelediğiniz işleriniz geldi. Dünya gözünüzün önünde birden bire grileşivermez mi? Ama dünya sadece size gridir, çünkü siz tam da bir sanatçının yapacağı şeyi yapmış, esasen yaratılmış olanı doğadan almış, var olana yeni bir bakış açıs yeni bir soluk getirmişsinizdir. Biraz soğuk ve kasvetli bir soluk.

Hayatlarımızı hergün heran baştan baştan yaratır dururuz. Yalnız söz ettiğim öyle Tanrısal bir yaratma ya da “Güç sizin elinizde dileyin olsun!” teranesi değil. Yaşamı yaratıcı bir şekilde, üretken bir şekilde, çok boyutlu görerek yaşamının mümkün olduğundan söz ediyorum.

Zaten insana hayatının yaşamaya değer olduğu hissini sağlayan şey en temelde yaratıcılık halidir. Bunun aksi yönü dünyayla mekanik bir ilişki kurmak ve tabiri caizse “ot gibi yaşamak”tır. Ki bu ot gibi yaşama olayı, özel dikim bir elbise gibi yalnızca sahibinde güzel durur. Çünkü yeniliklere kapalı, dar görüşlü, ot gibi yaşamlar bizlerde boşunalık duygusu oluşturur. Boşunalık duygusu yüksek düzeylere vardığında insan artık “yaşıyor mu?” “ölmüş mü?”, “bu sabah güneş yine doğmuş mu?” “peki ya bu gece batıp da yerini aya bırakmayı hatırlamış mı?” bunlara aldırmaz hale gelir. Yani bizler ot’u taklit edip onun gibi yaşarken, ne yazıkki onun huzurlu kendi başınalık duygusunu çalamayız. Çökkünleşiriz, çökeriz.

Peki nedir bu yaratıcı yaşam? Nasıl yaşanır? Yok mu bunun bir tarifi?

Aslında var. Yaratıcı yaşam için 200 gr cesaret gerek. Çünkü ilk etapta kendimizle yüzleşeceğiz, kendimizi tanıyacağız. 400 gr anlayış (empati ve merhamet duygusundan oluşan nadir bir karışım) gerek, çünkü kendimizi tanıdıkça en çok kızdığımız, en çok öfkelendiğimiz, en çok aşağıladığımız kişinin kendimiz olduğunu öğreneceğiz. Göz kararı özgüven eklemek gerek, bugüne kadar kimse bize inanmamış olsa bile biz kendimize inanacağız. Ama en çok da sorumluluk gerek (500gr-700gr civari yeterli olacaktır). Çünkü kendimize dair edindiğimiz farkındalık ve özgüvenle, kimsenin yaşam alanını, özlük hakkını ihlal etmemeye özen göstererek gerekli adımları atacağız. Bu adımları atarken her adımın iyi ve kötü sonuçlar karşımından farklı dozlarda barındırdığını ve attığımız adımın getirisi ne olursa olsun, hem mükafatını hem cefasını kabul edeceğiz.

Her zamanki kekimize, tarif kitaplarını vs. karıştırmadan süpriz bir malzeme ekleyeceğiz mesela:) Tanımadığımız insanların olduğu bir yemeğe bu sefer gidivereceğiz ve gecenin sonunda ya sabrımız ve kötü sohbet koşullarında hayatta kalma kabiliyetimiz nedeniyle kendimizi tebrik edeceğiz ya da yeni arkadaşlıklarla yola devam etmiş olacağız.

Yani aslında varoluşumunuzun sorumluluğunu alarak kendimizi görünmez zincirlerimizden koparacak, özgürleştireceğiz.

Not: Reçetemizin, içinizden küçük bir ressam, şair, yazar, vb. fırlamasına yol açmak gibi bir yan etkisi bulunmaktadır:)

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *