Çocukluk Çağı Travmaları ve Öfke

Resim: Mecal Tanbuğa Kara

Çocuklara anne babaları ya da kendisine bakmakla sorumlu ya da yabancı kişiler tarafından fiziksel ve ruhsal bütünlüklerini tehdit edecek ve çocukların toplumsal ve psikolojik gelişim süreçlerini aksatacak şekilde uygulanan duygusal, bedensel ve cinsel sömürüyü; onları ticari bir meta haline getirip fayda sağlama süreçlerini çocukluk çağı istismarı ve ihmali kapsamında değerlendiriyoruz.

Çocukluk çağı travmatik yaşantıları karşısında ortaya çıkan stres tepkileri çok çeşitli. Bu tepkiler olayın ciddiyetine ve türüne, çocuğun gelişimsel dönem özelliklerine, cinsiyete, yaşa, aileye ait anlatıya ve kültürel geçmişe bağlı olarak farklı davranış özellikleri taşıyor. Bireyin hayatında oluşan bazı olumsuz duygu durumlarının temeli nasıl çocukluk dönemine dayanıyorsa insanın beş temel duygusundan biri olan öfke duygusu ve bunun ifade tarzı da kaynağını çocukluk döneminden alıyor ve bu kişilerde örseleyici yaşantıları sonucu öfke ortaya çıkabiliyor.

Öfke, düşük düzeyde bir rahatsızlık duygusundan; nefret ve şiddet boyutlarına kadar yükselebilen bilişsel, fiziksel, davranışsal ve duygusal faktörleri olan bir duygulanım. Öfkeyi ortaya konulma şekline göre içe dönük, dışa dönük öfke ve kontrol edilen öfke olarak üçe, süresine göre ise sürekli öfke ve durumluk öfke şeklinde üzere ikiye ayırıyoruz. Sürekli öfke; bireyin öfke seviyesinin sürekli ve yüksek olması durumunu ifade ederken; bireyin amacına doğru giderken gösterdiği davranışlarının engellenmesi ya da haksızlığa uğradığını düşünmesi sonucunda ortaya çıkan şiddet ve gerginlik, kızgınlık, sinirlilik gibi öznel duygunun yaşandığını belirten duygu durumuna ise durumsal öfke olarak adlandırıyoruz.  Bireyin öfkesi sürekli ve yüksek seviyede ise engellenme durumunda bu öfkenin dışavurumu çok daha hızlı bir şekilde gerçekleşecektir.

Aslında öfke, istenmeyen durum ve yaşananlara karşı vücudun doğal bir biçimde ortaya koyduğu bir duygu. Bireyin ihtiyaç ve istekleri karşılanmadığında normal bir süreç olarak öfke ortaya çıkıyor. Ancak bireyin öfkelenme sonucunda beyninde ve vücudunda bir takım enerji değişimleri meydana geliyor ve bu enerjinin çok yüksek düzeyli olması ya da yanlış aktarılması durumunda, kontrol edilemeyen bu duygu bireyin düşünme yeteneğini ve iletişim becerilerini bozarak bireyi ruhsal ve fiziksel zararla karşı karşıya bırakıyor. Özellikle kişi süreli olarak yüksek seviyede bir öfkeyle yaşıyorsa en ufak bir engellenmeyle karşılaştığında gösterdiği tepki çok daha hızlı, uğradığı zarar çok daha yüksek oluyor.

Yapılan çalışmalar sık sık öfkelenen bireylerin çocukluklarında çoğu zaman; fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal ihmal gibi olumsuz nitelikli yaşantıların bulunabildiğini; çocukluk çağı travması mağduru olan bu kişilerin sürekli öfke düzeylerinin ve öfkeyi dışavurumlarının daha yüksek olduğunu buna karşın öfke kontrolünde daha başarısız olduklarını gösteriyor. Örseleyici davranışlara maruz kalma yaşantılarının sıklığı ve yoğunluğu arttıkça bireylerin sürekli öfke düzeyleri daha yüksek oluyor ve bu öfkeyi daha fazla dışsallaştırarak etraflarındaki diğer kişilere en çok da yakınlarına yansıtıyorlar.

Her ne kadar dikkati çeken genellikle saldırganlıkla beraber ortaya koyulan dışsal öfke olsa da içsel öfke de bireyin kendisine neden olarak çok yıkıcı sonuçlar doğurabiliyor. Yapılan çalışmalara baktığımızda; çocukluk çağında travma yaşayan kişilerin daha fazla intihar girişiminde bulunduklarını ve kendilerine zarar verme davranışlarının daha sık olduğunu görüyoruz. Çünkü çocukluk çağı travmaları nedeniyle ortaya çıkan öfke sadece etrafa, dış dünyaya yansıtılmıyor, içsel öfke formunda kişinin kendisine de yönelebiliyor.  

Öfke konusunda kadın ve erkek arasındaki farklılaşmaya baktığımızda ise sanılanın aksine öfke kontrolünde cinsiyetler arasında bir fark yokken asıl farkın öfkenin yöneliminde olduğu görüyoruz. Toplumsal roller nedeniyle kadınlar daha içe dönük büyütülüyor öfkeyi dışsallaştırmaktansa içselleştirmeyi, kendilerine döndürmeyi öğreniyorlar buna karşın erkekler yaşamlarının ilk yıllarından itibaren daha saldırgan nesne ve aktivitelere yönlendirilmeleri sonucu öfkelerini dışsallaştırmaya yatkın hale geliyorlar.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *