Bazı yakın ilişkiler, yalnızlaştırır. Özellikle yalnızlıktan kurtulmak için kurulanlar!

Daha önce de söz ettiğimiz gibi bireyin kendini yoğun yalnızlık duygularının içinde buluvermesinin temelinde hayatından memnun olmayışı vardır. Hayatından memnun olmayan, kendiyle anlaşamayan kişi (ilk etapta kendiyle iyi geçinmeli insan:)) bu durumun yarattığı hoşnutsuzluktan kaçınmak için ötekine sarılır.

Tüm benliğiyle sarılır ötekine. Kendinden kaçarken can havliyle sarıldığından, ötekini boğar gibi sarılır. Bir sürü fedakarlıklar yapar bir sürü ödünler verir kendinden. Herşeyi alttan alır. Hayatını ilişkisine göre organize eder. Tamamen iyi niyetinden. Niyet iyidir belki evet ama kişi bilinçdışı gerekçesini bilmez bu aşırı iyi niyetinin. Bilinçdışı şekilde partnerini kendisine borçlandırdığının, onu kendisine bağımlı hale getirdiğinin.

Partnerini yaşamın merkezine koyup tüm hayatını ona göre organize ettikçe kendisi de giderek daha bağımlı hale gelir, ilişkisine, sevgilisine. Bu durum yavaş yavaş yaşamdan uzaklaşmasına neden olur, yaşamdan uzaklaştıkça daha bağımlı hale gelir daha fazla fedakarlık yapar, daha fazla ödün verir. Hayır mesajı anlaşılmayan yahut kabul görmeyen partner ise giderek kabaran borç defterinden ve giderek daralan kişisel alanından şikayetçi öfkelenmeye, uzaklaşmaya başlar. Böylelikle kişi kendini ilişkiye başladığı noktadan daha da yalnız bir halde buluverir. Sevgilinin yanı başında yapayalnız kalmıştır.

Hayyam, yalnızdın gene sevgilinin yanında
Şimdi gitti, artık ona sığınabilirsin....

Peki o zaman yalnızlık duygusu kaçılmaz son mudur? Elbetteki değildir. Ancak çözüm bir başkasında da değildir. Bu kısır döngüden çıkmak anca kişinin yaşamındaki öteki ilişkileri de görmesi, yoksa yaratması, yıktıysa yeniden kurmasıyla olur.

En baştada kendiyle olan ilişkisini onarmalıdır. Farklı uğraşlar edinmeli, farklı diller öğrenmeli, farklı yemekler tatmalıdır. Farklılıklara açık olmalıdır ki ne kadar çok yönü olduğunu görebilsin. Ne kadar çok yönlü olduğunu görebilsin ki her daim her koşulda sevilebilecek bir parçası olsun, küsemesin kendine. Çünkü kendine küsmektir yalnızlık, kendini anlamamak ve sevememek. Ya da tanımadığı, anlamadığı şeyi sevmediğini zannetmek…

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *