Histeri Kelimesi 4000 yılı kapsayan oldukça eski bir tarihe sahiptir. Günümüzdeki akademik kullanımda kelime biraz dönüşüme uğramış ve histrionite haline gelmiş ancak günlük dil histeriyi tercih etmeyi sürdürmüştür.
Histerik kişilik bozukluğu yahut akademik tabirle histrionik kişilik bozukluğu, bireyde oldukça yüksek düzeydeki duygusallık ve onunla yarışacak seviyedeki ilgi çekme arayışıyla karakterizedir. Histerik bireyler beni seksüalize ederler, yani fiziksel ayartıcılık, bedeni teşhir etme ve baştan çıkarıcı tutum ve davranışlar gösterirler.
Şiddeti durumla orantısız olan, oldukça abartılı bir duygusallıkları vardır. Yine duygusallığın şiddetiyle taban tabana zıt olan bir duygulanımsal değişkenlik sergilerler. Oldukça kolay heyecanlanırlar, öfkelerin çekmek ise bir o kadar kolaydır.
Etraflarındaki insanlarla olan ilişkilerinde ise yine sığ bir yakınlık söz konusudur. Yakın ilişkilerinde oldukça talepkar ve aşırı derecede bağımlı tutumları vardır. Partnere olan bu yoğun bağımlılıkları ayrılık konusunda da oldukça hassas olmalarına yol açar. Hem yüksek düzeyde terk edilme kaygısı yaşarlar hem de olası bir ayrılık yaşantısının ardından toparlanmakta güçlük çekerler.
Histrionik kişilik bozukluğunun genel toplumda görülme sıklığı %2-3 civarlarındadır. Yalnız bu oranlar sizi aldatmasın, sözü geçen %2-3 kliniğe başvuran, tedavi arayaşında olan histrionik vakaların oranı. Üstelik tüm kişilik bozuklukları içerisinde histrionik kişilik bozukluğu en az işlevsellik kaybına yol açarak bireyin hayat akışının bozulmasına en az sebep olanı. Dolayısıyla gerçek oranın çok daha yüksek olabileceğini göz önünde bulundurmak gerek.
Sizi aldatmaması gereken bir diğer husus ise, filmlerde, dizilerde, kitaplarda geçen histerik betimlemenin sadece kadınlardan ibaret olması. Bu durum histerinin kadınlara özgü olduğu gibi bir ön yargı oluşturmuş olsa da istatistikler kadın ve erkeklerde benzer olaylarda görüldüğünü ortaya koyuyor.
Ve pek tabiki herşeyde olduğu gibi histrionitede de kökler çocuklukta yatıyor. Büyüyüp “Maço” erkek histrionik haline gelen bireyler bir zamanların , kişilerarası ilişkilerinde yetkinlikleri veya problem çözme becerileri ile değil, güçleri, dayanıklılıkları, erkekleri için ödüllendirilmiş oğlan çocuklarıdır.
Aranızda iyi de ben hiç histerik erkek görmedim diyenleriniz varsa şayet; gördüğünüzü kanıtlayamam ama yemin edebilirim 🙂 Aslında gayet güzel kanıtlarım da. Nasıl mı?
Kışın ortasında dahi gömleğinin ilk 85 düğmesi açık gezen, kahve içmeye indiği cafede bile çizgili! takım elbisesiyle oturan, “Beni terk etmenden ödüm kopuyor.” demeyen de “Ya benimsin ya kara toprağın” diyen, aşkı da öfkesi de dağları coşkun sel gibi bendiğini çiğneyip aşan, olur olmaz kavga çıkarıp erkekliğini ıspatlamak için türlü gencaverlik peşinde koşan hani o “Erkeğim erkek!” ağır abimiz var ya işte o abileri bir inceleyin, ne dediğimi anlayacaksınız:)
